Türk sineması; kahkaha, hüzün, aÅŸk ve mücadele dolu sahneleriyle kolektif hafızamızda silinmez izler bırakıyor. YeÅŸilçam’dan günümüz çaÄŸdaÅŸ sinemasına uzanan bu yolculukta; Münir Özkul’un babacan bakışından, Türkan Åžoray’ın gözyaÅŸlarına, Sadri Alışık’ın sokak filozofluÄŸundan Haluk Bilginer’in içe iÅŸleyen tiradına kadar birçok sahneyle güldük, aÄŸladık, düÅŸündük. Kimi zaman bir pavyon ÅŸarkıcısının yalnızlığında, kimi zaman bir köy muhtarının sofrasında, bazen bir uzaylı parodisinin içinde hayat bulduk. Bu sahneler; sınıfların, siyasetlerin, zamanın ötesinde, bizleri duygularla bir araya getiren ortak bir dil oldu.
